Kapsam

İnovasyon ülkemiz için yeni bir kavram olsa da, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunun gündemini uzun yıllardır işgal etmektedir. Türkiye’nin inovasyon performansının iyileştirilmesi, özel sektörün inovasyon faaliyetlerinin artırılması, inovasyona dayalı yeni işletmelerin kurulmasının özendirilmesi, şirketlerin üniversite ve araştırma kurumları ile kendi aralarında yaptıkları iş birliklerinin artırılması, bölgesel kalkınmayı tetikleyecek ve hızlandıracak inovasyon politikalarının uygulanmasına ağırlık verilmesi gerekmektedir.

Küresel pazarlardaki rekabet, işletmelerin artan ve yapısal değişim geçiren talebi karşılaması için yeni ürün ve hizmet üretmelerini gerektirmektedir. Bu bağlamda inovasyon, verimlilik, maliyetlerin düşürülmesi, kârlılığın artırılması, yeni pazarlara girilmesi ve mevcut pazarların büyütülmesine katkıda bulunmaktadır. Bu özellikleri ile inovasyon, sürdürülebilir kalkınma, rekabet gücü, istihdam artışı, toplumsal refah ve yaşam kalitesininin anahtarı olmaktadır. İnovasyonu teşvik eden ve yönetebilen bir sistem kuran şirketler, ürün ve hizmetlerini daha üstün özelliklerde geliştirme, üretme ve pazarlama şansını yakalamaktadır. Günümüzde inovasyon aynı zamanda üretir ve insan ihtiyaçlarını karşılarken çevreye en az zarar verecek teknik ve yöntemlerin de kullanılmasına olanak sağlamanın güvencesi olarak düşünülmektedir. Zaten sürdürülebilir kalkınmayı, kalkınmadan farklı kılan inovasyonun sağladığı bu katma değerdir. Özel sektörde olduğu gibi kamu yönetiminde de inovasyon kültürünü oluşturmayı ve inovasyon yönetim – yönetişim sistemlerini kurmayı gerektiren bu zorunluluk, yeni bir yönetim anlayışının benimsenmesini ve farklı stratejilerin uygulanmasını gerektirmektedir.

Ülkemizin son yıllarda yakaladığı ekonomik başarıyı, insani kalkınma ölçüleri açısından bireylerin yaşam kalitesine yansıtamaması dikkat çekmektedir. Türkiye, ekonomik büyüme düzeyi ile paralel giden bir insani kalkınma düzeyine ulaşmak zorundadır. Ekonomik büyümenin uzun vadeli ve sürdürülebilir olması, inovasyonun toplumsal, ekonomik ve politik boyutlarının birlikte ele alınması ile mümkün olacaktır. İlgili politikalar hazırlanırken demokratik ve katılımcı kültürel ortam güçlendirilmeli; eğitim, sağlık, çevreyi koruma alanlarına yapılan yatırımlar artırılmalı; kalkınmanın insani boyutuna öncelik verilmelidir. Bireyin öne çıkarılacağı iklimin oluşturulması ile demokrasinin yaygınlaşmasına ağırlık verilmesi ve inovasyonun tüm kamu politikalarıyla birleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin, inovasyon ekonomisini kalkınmanın emrine verirken gerekli tüm yasal, kültürel, iletişimsel, toplumsal ve siyasi dönüşümünü bireysel özgürlüklerin güvence altına alınması yönünde yapması bağlamında, kamu yönetiminde inovasyon ve insani kalkınma büyük önem arz etmektedir.